Muris Muvazaası Sebebiyle Tapu İptal ve Tescil Davası

(Bir diğer adıyla Tapulu Taşınmazlarda Muris Muvazaası)

→ Muris Muvazaası Nedir?

    Muvazaa, “danışık, danışıklık” anlamına gelen bir sözcüktür.

    Muris muvazaası ise; miras bırakanın, kendi mirasçısını / mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla, asıl amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği bir tapulu taşınmazını tapu sicilinde yaptığı satış ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile bir mirasçısına / mirasçılarına /üçüncü bir kişiye devretmesidir.

    Burada önemli olan husus, miras bırakanın asıl arzusu ile görünürde yapmış olduğu işlem iradesinin çelişiyor olmasıdır.

    Muvazaa 2 türe ayrılmaktadır.

1) Mutlak Muvazaa (Adi Muvazaa)

    Tarafların, gerçekte herhangi bir işlem yapmayı düşünmedikleri halde, sırf üçüncü kişilere karşı onları aldatmak amacıyla bir işlem yapmış gibi gözükmek için, görünüşte bir işlem yapmalarıdır.

2) Nispi Muvazaa

    Tarafların aralarında düzenledikleri bir anlaşmayı, kendi iradeleri kapsamına uymayan ve dışa karşı yaptıkları bir başka işlem ile gizleme durumudur.

     Muris muvazaası, nispi muvazaa türündendir.

  Miras Bırakanı Muvazaalı İşlem Yapmaya Sevk Eden Olgular

1)   Miras bırakan kimsenin yaşlılığında ve ölümünden kısa süre önce yaptığı temlikler,

2)   Erkek çocukların kızlara üstün tutulması,

3)   İkinci ya da son eş faktörü,

4)   Zayıf durumda bulunan mirasçının güçlendirilmesi,

5)   Miras bırakanın kendine olumlu yaklaşan kişilere temlikleri,

6)   Psikolojik etkenler.

→ Muris Muvazaasının Hukuki Yaptırımı            

    Öncelikle belirtmek gerekir ki, örneğin tapulu bir taşınmaz, satış gibi gösterilip aslında bağışlanmış olursa, bu takdirde görünüşteki satış sözleşmesi tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından geçersiz sayılır.

    Buna ek olarak, gizli olan sözleşme yani bağış sözleşmesi, TBK m. 288/2 hükmünce resmi şekle bağlı olduğundan ve taraf iradeleri bağış konusunda tapu memuru huzurunda birliktelik etmeği için bağış sözleşmesi de geçersiz sayılır.

    Örneğin, muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa, bu tescil yolsuz tescil sayılır. 

    Muvazaalı sözleşmeler yapıldıkları andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından, açılan dava sonunda verilen hüküm de yenilik doğurucu değil, açıklayıcı olacaktır.

→ Muris Muvazaasının İstisnaları Nelerdir?

1) Elden bağış (Gizli bağış),

2) Denkleştirmeye tabi bağış,

3) Evlilik sözleşmesinin varlığı,

4) Kadastro tespiti sırasında murisin irade beyanı,

5) Murisin evlat edinmesine karşı mirasçıların muvazaa isteklerinin dinlenmeyeceği,

6) Murisin borçlandırıcı işlem yapması gibi durumlar.

→ Muris Muvazaası Sebebiyle Tapu İptal ve Tescili Davası

    Tapusuz taşınmazlar bu davanın konusunu oluşturamaz. Bunun sebebi tapusuz taşınmazlar üzerindeki zilyetlikten ibaret olan hakkın devrine ilişkin sözleşmelerin hiçbir şekil şartına bağlanmamış olmasıdır.

→ Muris Muvazaası Davalarında Yetkili Mahkeme

    Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası HMK m.12/1 uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir.

    Dava, taşınmaz mala yönelik olduğu için ve bu kamu düzenini ilgilendirdiği için yetki resen dikkate alınır.

    Taraflı yetki sözleşmesi yapamazlar.

    Muvazaaya konu taşınmazların ayrı yörelerde olması halinde, davacı mirasçı davayı bir taşınmazın bulunduğu yerde açabilir.

    Davaya konu taşınmazın alanı itibariyle birden fazla ilçenin yargı çevresi içinde bulunması halinde, taşınmazın alan itibariyle en büyük kısmının yer aldığı mahkeme yetkilidir.

    Tapudaki kaydının yetkili mahkemeyi belirlemede önemi yoktur. Önemli olan konu taşınmazın mahkemenin yargı çevresi içinde bulunmasıdır. Örneğin taşınmazın fiilen çevresi içinde yer almayan mahkemenin böyle bir davaya bakmaya yetkisi yoktur.

    Muris muvazaası ile tenkis davası kademeli biçimde açılmışsa, murisin yerleşim yeri mahkemesi değil, muvazaa davasındaki yetkili mahkeme hükmü esas alınır. Çünkü muvazaa davası, tenkis davasına göre daha geniştir. 

    Anca murisin düzenlediği vasiyetle kendisine taşınmaz bırakılan kişinin açacağı “vasiyetin yerine getirilmesine ilişkin dava”, murisin yerleşim yeri mahkemesinde bakılması gerekir. Bu yetki kesindir.

→ Görevli Mahkeme

    Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.

    Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı uyuşmazlıklar hakem huzurunda çözülemez. Çünkü HMK m.408’e göre; taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradesine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkime elverişti değildir. 

    Buna ilişkin bir Yargıtay kararı der ki: “Muris muvazaası nedenine dayalı uyuşmazlıklar hakemler huzurunda çözümlenemez. Çünkü istek tapu iptal ve tescile ilişkin olup, kamu düzenini ilgilendirmektedir.”

→ Dava Açma Süresi

    Bu tür davalar ancak murisin ölümünden sonra açılabilir.

    Miras bırakan hayatta iken muvazaaya dayanarak tapu iptal ve tescil davasını müstakbel mirasçıların açmasına imkân yoktur.

    Bunun dışında muris muvazaasına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davasında herhangi bir süre yoktur. Bu tür davalar niteliği itibariyle zamanaşımı ya da hak düşürücü sürenin uygulanma olanağı yoktur.

    Dava hakkı murisin ölümüyle doğar, her zaman bu dava açılabilir.

    Bu durumun tek istisnası: Murisin kadastro tespitinden önce ölmesi halidir.

→ Davada İstem Kapsamı

    Bu tür davalarda, mirasçılar çeşitli isteklerde bulunabilir.

1) İptal ve Tescil: Murisin temliki ile hakkı zedelenen tüm mirasçılar, TBK m. 19 hükmüne dayanarak “pay oranında iptal ve tescil” davası açabilir.

2) Terekeye İade: Mirasçılar, temlik edilen taşınmazın terekeye iadesini de talep edebilir.

3) Pay Oranında İptal ve Tescil: Davada, mirasçılık belgesinde yazılı olan miras payları oranında iptal ve tescil isteğinde bulunulduğunda mahkemece, istekle bağlı kalınmak ilkesi uyarınca davacıların miras paylarına uygun iptal ve tescile karar vermek gerekir. Yoksa dava dışı mirasçıları da kapsayacak biçimde tüm mirasçılar adına iptal ve tescile hükmedilemez.

Burada önemli olan nokta: Örneğin davayı sadece iki mirasçının açtığını farz edelim. Muvazaalı temlik işlemi tümden değil, dava açan mirasçıların payları oranında iptalinin istendiği kabul edilmelidir. Bu nedenle davacıların mirasçılık belgesindeki pay oranında iptal ve tescile karar vermek zorunluluğu vardır.

     Mirasçıların bir kısmının açtığı pay oranında iptal ve tescil davasının kabule ilişkin sonucundan dava açmayan mirasçıların yararlanması mümkün değildir, dava açmayanlar yönüyle tapudaki kayıt muvazaalı olarak taşınmazın temlik edildiği davalı kişinin üzerinde kalmaya devam eder.

4) Sadece İptal İstemi: Uygulamada bazen tapu kaydına daya arak açılan davada kaydın iptali istendiği halde, ayrıca tescil isteğinde bulunulmadığı gözlenmektedir. Mahkeme bu durumda, taleple bağlılık ilkesi gereği, istek dışına çıkarak ayrıca “tescil” şeklinde karar veremez.

5) Sadece Tescil İstemi: Davacı dava dilekçesinde muvazaaya konu temlikle oluşturulan tapu kaydının iptalinden söz etmeyerek sadece tescil isteminde bulunmuşsa, Yargıtay uygulamasına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davanın ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. Tescil iradesi, tespit iradesini de kapsar.

6) Kademeli veya Ayrı İstekler: Uygulamada yoğun şekilde muris muvazaasına dayalı iptal ve tescil davası ile “tenkis” davasının aynı dava dilekçesi kapsamında kademeli olarak ileri sürdüğü görülür.

    Davacı, yalnızca tenkise ilişkin olarak açtığı ve kademeli istemi içermeyen davasını “ıslah” yoluyla da olsa muvazaa davasına dönüştüremez. Ancak tenkis davası olumlu sonuçlanıp kesinleşmedikçe muvazaaya dayalı iptal ve tescil davası açılabilir. Bu durumda muvazaa davası artık tenkis davası için bekletici sorun sayılır.

7) İptal ve Tescil İsteği Yanında Ecrimisil İsteği: Ecrimisil, muris muvazaası davası kabul edildiği takdirde murisin ölüm gününden itibaren mirasçıların hak sahibi olacakları, davalının taşınmazı haksız olarak kullandığı düşüncesine dayanıyor.

8) Muvazaa Davasına Karşılık El Atmanın Önlenmesi İsteği

→ Dava Değeri

    Muris muvazaasına dayalı olarak açılan davada dava değeri, davayı açan mirasçının payına isabet eden değerdir.

→ Davacı

    Taraf ehliyetine sahip mirasçı gerçek ya da tüzel kişiler.

    Mirasta saklı payı olsun olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar tarafından açılabilir.

    Muvazaalı temlik tarihinden sonra mirasçılık sıfatını kazanan mirasçının da muvazaa nedeniyle dava hakkı bulunmaktadır.

    Davada öncelikle “mirasçılık belgesinin alınmış olması” olması şarttır.

    Davacının miras hakkından yoksun bırakılmak istenen mirasçı olmasın şart değildir. Murisin asıl amacı, davacı mirasçıdan değil, başka bir mirasçıdan mal kaçırmak olsa dahi, tapulu taşınmazı muvazaalı işlemle devir alan kişinin dışında kalan tüm mirasçılar, bu temlikle zarar gördüklerini ve kaydın iptalinden de hukuki yararları bulunduğundan dolayı dava açabilirler. Çünkü burada terekeden mal kaçırma söz konusu olmaktadır.

    Atanmış mirasçılar da bu davayı açabilir.

    Murisin evlatlığı ve onun alt soyu da bu davayı açabilir.

    Yabancı uyruklu mirasçıda ise, bu mirasçının uyruğunda olduğu ülke ile Türkiye arasında miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle kanuni miras yolu ile taşınmaz mülkiyeti edinmede “karşılıklılık” bulunup bulunmadığına bakılır.

    İştirak halinde mirasçı olması durumunda ise, iştirak paylı mirasçı kendi payı oranında dava açmayıp dava, muvazaaya konu taşınmazın tümünün terekeye döndürülmesini yani tapunun tümünün iptali ile payları oranında tüm mirasçılar adına tescilini talep etmişse, bu durumda ya diğer iştirak hakkı sahiplerinin davaya rızalarını almış olması ya da bu mümkün olmadığı takdirde terekeye mümessil tayini gerekir.

    Mirası reddeden, mirastan ıskat edilen, sözleşmeyle miras hakkından vazgeçen bu davayı açamaz.

    Mirastan feragat sözleşmesini miras hakkından değil de sadece tenkis hakkından vazgeçer şekilde yapmış olan kimse bu davayı açabilir.

→ Davalı

    Muvazaalı temlikle taşınmazı devir alan kişi veya onun mirasçısı ya da kötü niyetli olarak taşınmazı devir alan kişidir.

    Davanın mutlaka tapuda yazılı kayıt maliklerine karşı açılması zorunludur, yoksa usulden reddedilir ve bu durumda ıslah yoluna a gidilemez.

→ Deliller

    Davalı açısından: Taraf muvazaasına konu işlemler İBK uyarınca ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Tanık dinlenmez.

    Davacılar açısından: davacılar kendi miras haklarına dayanarak dava açmış sayılacağından, sözleşmenin tarafı olmadıkları için yazılı iptal zorunluluğu yoktur. Her türlü delil ile ispat edilebilir.

İspat yükü: Davacı mirasçılardadır. 

→ Kararın Niteliği

    Muvazaa sebebiyle geçersiz temlike dayanılarak bir taşınmazın tapuda devri yapılmışsa, bu tescil yolsuz bir tescil hükmündedir. Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğu için, tapunun dayandığı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının iptali gerekir.

    Muvazaa nedeniyle verilmiş bir karar geçmişe etkili olarak hüküm ve sonuç doğurur. Verilen karar yenilik doğurucu karar değil açıklayıcı niteliktedir.

    Muvazaalı işlemlerde temlike konu taşınmaz ın mülkiyeti temlik yapılana şeklen nakledilmiş gözükse de gerçekte miras bırakanın mal varlığından çıkmış sayılmaz.

     Taraf muvazaası davası, muris muvazaası davasına kesin hüküm teşkil etmez ve derdestlik itirazına esas alınamaz.

Av. Serhat ARASAN

Hukuki sorunlarınız için 0533 373 10 10 nolu danışma hattımızı arayabilir veya İletişim Formu 'ndan bize yazabilirsiniz.