Devre Mülk ve Devre Tatil Sözleşmeleri


Makâlemizi Sesli Dinleyebilirsiniz


Devre mülk ve devre tatil hukuku günümüzde sürekli gelişim göstermektedir. Orta ve dar gelirli vatandaşların malesef tatil yapma imkanı ekonomik olarak kısıtlı hatta zordur. Bu sebeple vatandaşlar devreli yani otel benzeri bağımsız bölümleri olan mülklerin kendilerine tahsis edilen belli bölümlerini belli dönemlerde konaklayarak tatil yapma yoluna gitmektedirler. İşte bu yöntemle tatil yapma hayallerine kavuşmaya çalışan vatandaşlar bazı sorunlar yaşamaktadırlar. Özellikle kötü niyetli satıcı şirketlerin uyguladığı sistematik saldırgan satış teknikleri yüzünden mağdur olmaktadırlar. Hukukumuz sürekli kötü niyetli satıcıların geliştirdiği yöntemlere paralel olarak kanun ve yönetmeliklerle bu boşlukları doldurmaktadır.
Şimdi tek tek devre mülk ve devre tatilin hukuki durumlarını izah edeyim.

Devre mülk, oturulmaya müsait olan bir bina veya bağımsız bölümün yılın belli dönemlerinde kullanılmak üzere dönemlere ayrılması ve bu dönemlerin her birinde paydaşlarca kullanılmasına olanak sağlayan bir çeşit sınırlı aynı haktır.

Devre tatil ise bir yıldan uzun süre için kurulan ve tüketiciye birden fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda gecelik konaklama imkânı veren sözleşme türüdür.

Devre mülk ve devre tatil, kısaca bir tatil sistemi olarak tanımlanabilir. Tatil yapmak isteyen ancak bütçesi kısıtlı olan kişiler için oldukça cazip bir alternatiftir. Günümüzde müstakil bir yazlık satın almak veya beş yıldızlı bir otelde tatil yapmak maalesef çok maliyetli olabiliyor. Önümüzdeki yaz tatili planları yaparken, bu masraflar göz korkutucu olabilir.

Bu şartlar altında olan birçok kişi, “nasıl daha uygun maliyetli bir tatil yapabilirim?” diye düşünmektedir. Birçok yerde, internet sitelerinde, radyo programlarında ya da işlek meydanlarda “Hediye tatil kazanmak ister misiniz?”, “Ücretsiz tatil yapmak ister misiniz?” gibi çekici teklifler sunan kişilerle karşılaşmışsınızdır. Bu sorular, bütçesi yetersiz olan birçok kişiye cazip gelebilir.

Böylece bazen bazı insanlar aceleyle, maddi imkanlarını yeterince değerlendirmeden devre mülk satın alabiliyorlar. Hatta tapu belgesi ili kurulan devre mülk hakkı aldığını düşünerek aslında devre tatil sözleşmesine imza bile atabiliyorlar.

Maddi imkânları sınırlı olanlar, bu tür teklifler karşısında en azından bilgi almak isteyebilirler. Çünkü hediye ya da ücretsiz tatil teklifi kulağa hoş gelebilir. Ancak, burada dikkat etmemiz gereken bazı noktalar var.

Peki, bu tür tekliflerin kötü yanı ne olabilir? Görünürde kötü bir durum yok gibi gözükse de, bu teklifler genellikle anlık ve yüzeysel bilgilerle sunulduğu için insanlar yeterince düşünememekte ve firmayı ayrıntılı olarak araştırma fırsatı bulamamaktadır.

Sadece tanıtım elemanının verdiği bilgilerle yetinmek birçok riski beraberinde getirebilir. Bu durumda, iyi satıcı ve kötü satıcı arasındaki fark büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bu işi hakkıyla yapan güvenilir firmalar var ve bu firmalar tüketicilere doğru ve eksiksiz bilgiler sağlayarak onların güvenini kazanıyor.

Ancak, bir o kadar da tüketicileri yanıltan ve hukuki boşlukları kullanarak haksız kazanç sağlayan firmalar mevcut. Yanıltıcı bilgiler vererek, sözleşmelere haksız şartlar koyarak ya da devremülk kisvesi altında farklı bir gayrimenkul satışı gerçekleştiren bu tür kötü niyetli satıcılar maalesef piyasada bulunmaktadır.

Kötü satıcıların sıklıkla karşılaşılan davranışları arasında, tüketicilere yanlış ve eksik bilgiler vererek onları yanıltmak, sözleşme konusunda kafalarında soru işaretleri bırakacak şekilde çelişkili bilgiler sağlamak, devremülk satışı yapıyoruz diyerek aslında hisseli gayrimenkul tapusu devretmek gibi eylemler yer almaktadır. Ayrıca, sözleşmelere adil olmayan şartlar ekleyerek tüketiciler üzerinde haksız kazanç sağlamakta, satın alınan devremülklerde bulunmayan özellikleri varmış gibi pazarlayarak hayal kırıklığı yaratmakta ve tüketicilere karar vermeleri için yeterli süre tanımamaktadırlar. Kanunlara uymayarak, usulüne uygun olmayan senetler düzenleyip tüketicileri mağdur etmekte, cayma formu vermeyip cayma hakkı konusunda tüketicileri yeterince bilgilendirmemektedirler. Bunlar çokça rastlanan durumlardır ve özellikle devremülk sektörü gibi alanlarda, tüketicilerimizi kandırmaya yönelik bu tür olumsuz davranışlara karşı dikkatli olmamız gerekmektedir.

Devre mülk ve devre tatil sözleşmeleri çok kapsamlı ve hukuki bilgi gerektiren belgelerdir. Bu nedenle, karşılaşılan durumlar olaydan olaya farklılık gösterebilmektedir. Dolayısıyla adım atmadan önce, doğru yolu bulmak adına mutlaka bir avukata danışmanızı önemle tavsiye ederiz.

Sözleşme imzalandıktan sonra hak sahipleri birçok konuda sorunlar yaşayabilmektedir. Bu sorunların başında devre mülk veya devre tatili kullanamama gelmektedir. Yüksek oranda aidat artışları, hakkını satamama veya devir edememe de bunlardan bazılarıdır. Devre mülk hukuku ve devre tatil hukuku bu sorunların çözümü için gerekli olan bilgileri düzenler.

Devre mülk satın alacağınız firmayı internette araştırın ;

Bir ürün alırken, ürünü veya satıcı firmayı internetten araştırmayan; ürün ve satıcı hakkındaki yorumlara bakmadan, firmanın güvenilir olup olmadığını araştırmadan alışveriş yapan tüketiciler halen var mıdır bilmek zor. Ancak basit bir ürün dahi alırken internetten saatlerce araştırma yapıyorken, binlerce lira verip devre mülk alırken firmayı internetten araştırmamak ve daha önce buradan devre mülk alan kişilerin yorumlarını okumamak büyük bir hata olur. İnternette biraz araştırma yaptığınızda gerek satıcı firma gerekse devre mülk hakkında birçok bilgiye ulaşacak, insanların yorumlarından fikir edinebileceksiniz. Bu süreç, büyük bir yatırım yapmadan önce ihtiyacınız olan güveni sağlamanıza yardımcı olacaktır.

Bu nedenle daha önce gerekli araştırmayı yapmamış devre mülk mağdurları öncelikle kısa bir araştırma yapmalıdır. İnternette gerekli araştırmayı yaptıktan sonra eğer firma ve devre mülk konusunda kanaatiniz olumluysa, devre mülk hakkını iptal etmekten vazgeçmiş olabilirsiniz. 

Haklarınızı öğrenin, sözleşmeyi dikkatlice okuyarak alkışlara kapılmadan imzalayın ;

Özellikle kötü niyetli satıcı şirketlerin uyguladığı sistematik saldırgan satış teknikleri yüzünden mağdur olmaktadırlar. Hukukumuz sürekli kötü niyetli satıcıların geliştirdiği yöntemlere paralel olarak kanun ve yönetmeliklerle bu boşlukları doldurmaktadır.

Maalesef ki; firmanın güvenilir olup olmaması burada büyük bir önem taşımaktadır. Özellikle devre mülk konusunda bazı firmalar, siz cayma hakkınızı kullanmış olsanız bile kendilerine dava açamayacağınızı veya icra takibi gibi daha sonraki işlemleri tek başınıza yapamayacağınızı düşünerek sözleşme iptali ve ödenen paraların iadesini gerçekleştirmemekte ve tüketicileri oyalayabilmektedir.

Örneğin; birçok tüketici, sadece cayma ihtarı göndererek devre mülk sözleşmesini iptal ettiğini ve senetler ile parasını geri alabileceğini düşünmektedir. Ancak, cayma ihtarı konusunda hata yapmış olabilirsiniz ya da satıcınız iyi niyetli olmayan bir satıcı ise sözleşme iptali ve iade işlemlerini kendiliğinden gerçekleştirmeyebilir.

Öncelikle Bilmeniz Gereken En Temel Haklarınız ;

1- Çayma Hakkı ; Devremülk sözleşmesinin iptali için cayma hakkını kullanabilirsiniz. Devremülk satın almış olan her tüketicinin, herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin 14 gün içinde sözleşmeden cayma hakkı bulunmaktadır. Devremülk iptali için ilk yol cayma ihtarı göndermektir. Ayrıca Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun ilgili maddeleri gereğince bazı durumlarda tüketicilerin bu cayma hakkı 1 yıl uzamaktadır. ( Makalemizin ilerleyen aşamalarında bu husus ayrıntılı izah olunacaktır. )

2- Sözleşmenin İmzalı Bir Nüshasını Alma Hakkı ; Devremülk satın aldığınız firmanın cayma formunu size sözleşme kurulurken vermiş olması gerekmektedir. Mesela cayma ihtarının hazırlanması, ihtarın gönderileceği firmanın ticaret unvanının ve adresinin doğru tespit edilmesi önemlidir. Bu sebeple imzalayacağınız her evrakın birbiri ile aynı olduğundan emin olmalısınız.

3- Avukatınıza Danışma Hakkı ; Devremülk ve devre tatil sözleşmelerinin geçerliliği için birçok kural ve koşul bulunmaktadır. Eğer gerekli hukuki şartları taşımıyor ve kanuna uygun değil ise kesinlikle imza atmamalısınız. Mesela tarih kısmı boş bırakılır ve ileride bu kısma geçmiş bir tarih yazılırsa cayma hakkınızı kullanılmanız engellenebilir. Bu ve benzeri instenmeyen durumlarla karşılaşmamak için sözleşmenin resmini çekip alnında uzman bir avukattan yardım isteyebilirsiniz. Çünkü ileride cayma ihtarı göndermiş olsanız bile, eğer bir yanlışlık yaptıysanız veya cayma usulüne uygun değilse, satıcı iptal ve iade işlemlerini gerçekleştirmeyebilir. Bazen, satıcılar tüketicilerin iade işlemleri için dava açıp uğraşamayacaklarını düşünerek sözleşme iptali ve senetlerle yapılan ödemelerin iadesini gerçekleştirmemektedir. Maalesef, bu durumda çoğu zaman dava açılması gerekmektedir.

Devre Tatil Sözleşmesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler ;

birçok sözleşme devre tatil olarak kabul edilmiştir. Bunun için sözleşmenin aşağıdaki şartları sağlaması gerekir.

  • Sözleşmenin tapu devir vaadi içermesi.
  • Bir yıldan uzun süre için kurulması.
  • Birden fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda gecelik konaklama imkânı tanıması.

Bu şartları sağlayan sözleşme ne adla adlandırılırsa adlandırılsın devre tatil sözleşmesi olarak kabul edilecektir. 

Kötüniyetli devremülk dolandırıcılığı yapan şirket veya şahıslar uyuşmazlığı farklı zeminlere taşımak için gayret etmektedirler. Bunun için sözleşmeleri farklı bir sözleşme olarak isimlendirmektedirler. Örneğin hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi, hisseli tapu sözleşmesi gibi isimler bunlardan bazılarıdır. Bu sayede 6502 sayılı kanunun ve yönetmeliğin tüketicilere sağladığı kolaylıklardan tüketicinin istifade etmesini engellemeyi amaçlamaktadırlar.

Devre Tatil Ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği‘ne göre Devremülk sözleşmesi, bir devre tatil sözleşmesi türüdür. Devre tatil sözleşmesi ile benzer ve farklı yönleri vardır. Bir sözleşmenin devre mülk mü yoksa devre tatil mi olduğunun tespiti önemlidir. Çünkü devremülk sözleşmesinin feshi davasında uygulanacak hukuk kurallarının ne olacağını buna göre belirlenecektir. Devre mülk hakkının kurulması katı kurallara tabidir. Satıcı şirketler bu kurallara genellikle riayet etmemektedirler. Mahkemelerce sözleşmelerin devre mülk olarak nitelendirilmesi devremülk mağdurlarına ispat kolaylığı sağlamaktadır.

Bir sözleşmenin devremülk mü yoksa devre tatil mi olduğunun tespiti için en basit yöntem şudur. Yönetim planı incelenmelidir. Zira tesisin yönetim planı tesisle ilgili detayların düzenlendiği en temel argümanlardan biridir. Yönetim planında devremülk sözleşmesinden bahsedilmesi mahkeme açısından bu sözleşmenin devremülk olarak nitelendirilmesini sağlayabilecek, somut ve inkar edilemez bir delildir.

Ayrıca satıcı ile yapılan sözleşmeler detaylıca incelenmelidir. Sözleşmelerde tapu devir vaadi varsa bu sözleşme devremülk sözleşmesi olarak kabul edilmektedir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2018/2046 E., 2019/892 K. No’lu ilamında; ”Bu harici satış sözleşmesine konu bölümün tapusu inşaatın tamamlanması ve tapu dairesinin gerekli işlerin bitimini takiben alıcı adına devir edilecektir şeklinde ifade edilen hükümle taraflar arasında devremülk satış sözleşmesi yapıldığı … ifade edilerek tapu devri taahhüt edilen sözleşmenin devremülk sözleşmesi mahiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır. Ayrıca Bursa BAM 7. ve 14. Hukuk Dairelerinin yerleşik içtihatları da bu yöndedir.

Devre Mülk Sözleşmesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler ;

  • Kişinin yapı ya da bağımsız bölümdeki hissesine bağlı bir hak olup bu hak 7 günden kısa süre için kurulamaz.
  • Bir binada birden fazla bağımsız bölüm varsa bunlardan biri üzerinde devremülk hakkı kurmak için diğer kat maliklerinin rızasına gerek yoktur. Fakat binanın yönetim planında aksi kararlaştırılabilir.

  • Tapu Sicil Müdürlüğünde resmi senet düzenlenmesi ile kurulur.

  • 6502 sayılı kanun ile ön ödemeli devre mülk satışı yasaklanmıştır. Fakat kanuna eklenen geçici 3.maddenin 2.fıkrası ile bu yasağın yürürlük tarihi ertelenmiştir. Bu kapsamda yasağın başlangıç tarihi 24/03/2027 tarihine ertelenmiştir. Belirtilen tarihe kadar ön ödemeli devre mülk satışı yasal olarak mümkündür. Fakat bu tarihten sonra ön ödemeli devre mülk satışı hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

  • Tapu yada noterde yapılmayan devre mülk sözleşmeleri geçersizdir. Bu sebebe dayanarak Devre Mülk Sözleşmesinin İptali Davası açılarak ilgili sözleşmenin tüm sonuçlarıyla birlikte iptali ve sözleşme gereğince yapılan tüm ödemelerin iadesi Tüketici Mahkemesi hakiminden istenebilir. Ancak ; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 3. ve 13. Hukuk Daireleri, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. ve 14. Hukuk Daireleri, İstanbul ve Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Daireleri istikrarlı şekilde taraflar arasında haricen yapılan devremülk sözleşmesinden sonra tapu devrinin yapılması halinde başta geçersiz olan sözleşmenin tapu devrinden sonra geçerli hale geleceğini kabul etmektedir.

CAYMA HAKKI NEDİR?

Devre mülk cayma hakkı bu sözleşmeyi kayıtsız şartsız iptal ettirmek için tüketiciye tanınan bir kolaylıktır. Öte yandan devre tatil sözleşmesinden cayma hakkı sözleşmeyi iptal ettirmek için tüketiciye tanınan bir kolaylıktır.

Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği bu konuda detaylı düzenlemeler içermektedir. Öyle ki Yönetmeliğin cayma hakkı başlıklı 7.maddesinde konu hakkında hükümler vardır. Maddede tüketicilerin sözleşmelerin kurulmasından itibaren 14 gün içinde gerekçe göstermeksizin cayma hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda tüketici herhangi bir cezai şart ödemeyecektir.

Yönetmeliğin 8/2 maddesine göre “Satıcı veya sağlayıcı, Ek-6’da yer alan cayma formunu, sözleşmenin kurulduğu anda yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısıyla tüketiciye vermek zorundadır”. Çoğu defa cayma formu kendisine verilmediği için tüketici bu haktan haberdar olmamaktadır. Yönetmeliğin 10.maddesine göre satıcının belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket etmesi halinde 14 günlük cayma süresi işlemez. Yani elinizde imzalı bir nüsha yoksa ( veya size verildiğine dair yazılı bir beyanınız yada böyle bir imzanız ” karşı tarafın elinde yoksa ” ) bunu ihtar ile talep etmeniz halinde size bir nüsha gönderilinceye kadar cayma hakkınız saklıdır. Ne zaman size tebliğ edilirse o günden itibaren 14 günlük cayma süresiniz işlemeye başlar (!)

Ayrıca devre mülk ve devre tatil sözleşmelerinden cayma hakkı süresi tüketicinin kendi odasında tatil hakkı kullanmasından veya devre mülk hakkının tapuya tescil edilmesinden itibaren işlemeye başlar. Bu yönetmelikte düzenlenmiştir. İlgili madde 15. maddesinin 3. fıkrasıdır. Maddede ”Kat mülkiyetine konu taşınmazın tüketici adına tescili veya kat irtifakına konu taşınmazın tüketici adına tapu siciline tescil edilmesiyle birlikte taşınmazın zilyetliğinin devri ile teslim veya devir gerçekleşmiş kabul edilir. Taşınmazın kullanıma hazır bir şekilde tüketiciye zilyetliğinin devredilmesi gerekir. Aksi halde, teslim gerçekleşmemiş sayılır.” ifadeleri yer almaktadır.

Yargı kararları davacının almış olduğu devre mülk hangi ünitede kullanım hakkı tanıyorsa orasının kullandırılması gerektiği belirtilmiştir. Aksi halde cayma süresinin başlamayacağı, sözleşmenin askıda olduğu içtihat edilmiştir.

Yargıtay 3. ve 13.Hukuk Dairesi kararları bu yöndedir. 

”4077 sayılı Kanun’a tabi uyuşmazlıklar yönünden devre tatil sözleşmelerinde tüketicinin cayma süresinin başladığının kabul edilebilmesi için tüketicinin sözleşmede kendisine tahsis edilen oda veya bölümü fiilen görmesi ve bu surette gerçek anlamda teslimin sağlandığının bu iddiayı ileri süren tarafından ispatlanması gerekir. Diğer bir anlatımla tecrübe ve muayene koşullu olan bu tip satışlarda cayma hakkının hizmetin ifasından sonra başlayacağı kabul edilmelidir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/544 E., 2018/1421 K.)

”Cayma hakkının kullanılabilmesi için davacının sözleşmeye uygun kullanımının bulunması gerekir. O halde, kullanılan tatilin sözleşmeye uygun olup olmadığının araştırılmalıdır. Sözleşmeye uygun kullanım yoksa cayma hakkını kullanma süresinin henüz başlamadığı kabul edilmelidir”. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/3908 Esas, 2013/16907 Karar)

”..O halde mahkemece, devre tatil sözleşmesinde davacının tatil dönemi ve tahsis edilen odanın niteliği araştırılmalıdır. Davacının sözleşmeye uygun kullanımının bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının konaklama belgesinde geçen kullanım dönemi ile kullandığı oda değerlendirilip sonucuna uygun karar verilmelidir”. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/26835 Esas,  2019/4100 Karar)

CAYMA HAKKI NASIL KULLANILIR?

Devre Mülklerde, Yönetmeliğin 8. maddesinde devre mülk cayma hakkının ancak noterden ihtar gönderilmesi şekil şartına bağlanmıştır. Ancak Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi kararları ile 7.Hukuk Dairesi kararları arasında çelişki vardır. 14.H.D. yönetmelikte noter ihtarı ile cayma hakkı kullanılabilir denmişse de dava açılmasıyla da cayma hakkının kullanılmış sayılacağını kabul edilmiştir. 7.H.D. ise cayma hakkının şekle bağlı olarak noterden çekilecek ihtar ile kullanılabileceğini aksinin mümkün olmadığını kabul etmiştir.

Devre Tatil Sözleşmelerinde, ilgili yönetmelik herhangi bir şekil şartı içermemektedir. mülkiyet hakkı vermediği için olsa gerek devre tatil sözleşmesi cayma hakkının kullanıldığının iletilmesi bakımından herhangi bir noterden ihtar zorunluluğu yoktur. Devre tatil mağduru iadeli taahhütlü posta, şirkete yazılı dilekçe verme, kargo ile cayma beyanı gönderme, ya da satıcı veya sağlayıcı şirketin KEP adresine tebligat gönderme gibi yollarla sözleşmeden cayma hakkını kullanabilecektir. Ama ispat kolaylığı açısından iadeli taahhütlü posta ya da diğer saydığımız yöntemlerin kullanılması daha isabetli olacaktır.

Hangi Hallerde, Hangi Dava, Nasıl Açılabilir ?

Devre Mülk Tapu İptal Davası ve Devre Tatil Sözleşmesinin İptali Davası açabilirsiniz.

Dava açmadan önce muhatap şirketlere ihtar göndererek sözleşmeden cayma hakkını kullanmak gerekir. Ayrıca bazı istisnaları olmakla birlikte Tüketici Mahkemeleri’nde dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunludur. Aksi takdirde açılan dava, zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan usulden reddedilecektir. Yani özetle önce ihtar sonra arabulucu en son dava açılmalıdır.

Devremülk iptal davasının dava şartı arabuluculuk kapsamında olup olmadığı tartışmalıdır. Bu konuda mevzuatta iki farklı düzenleme mevcuttur. Bilindiği üzere 6502 sayılı kanunda 22/7/2020 tarihinde 7251 sayılı kanunla yapılan değişiklikle tüketici hukuku bakımından dava şartı arabuluculuk uygulanmaya başlamıştır. Arabuluculuğun dava şartı olması sebebiyle bu kapsamdaki bir uyuşmazlık bakımından dava açılmadan önce arabuluculuğa başvuru yapılması zorunludur.

6502 sayılı kanunun 73/A maddesinin 1.fıkrasının d bendinde bu durum düzenlenmiştir. Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar dava şartı arabuluculuk kapsamı dışında tutulmuştur. Bu bakımdan incelendiğinde devremülk tapu iptal davası dava şartı arabuluculuk kapsamında değildir.

Öte yandan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu‘nda 28/3/2023 tarihinde 7445 sayılı kanunla yapılan değişiklik ile 18/B maddesi kanuna eklenmiştir. Bazı uyuşmazlıklarda dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 18/B maddesinin 1.fıkrasının c bendi 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıkları dava şartı arabuluculuk kapsamına almıştır. Bilindiği üzere devremülk hakkı 634 sayılı KMK ile düzenlenmiştir. Bu anlamda devremülk tapu iptal davası Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan bir uyuşmazlıktır.

Bu açıklamalar dikkate alındığında devremülk iptal davası bakımından dava şartı arabuluculuk olup olmadığı tartışmalı hale gelmiştir. O halde ileride hak kaybına sebebiyet verilmemesi açısından dikkatli olmak gereklidir. Devremülk tapu iptal davası açılmadan önce arabuluculuk süreci başlatılarak arabuluculuk yolunun tüketilmesi faydalı olacaktır.

Devre Mülk Tapu İptal Davası açmadan önce cayma hakkını kullanmak şart değildir. Fakat cayma hakkının kullanılması devre mülk tapu iptal davasında çok faydalı olacaktır. Çünkü Bursa Bölge Adliye mahkemesinin 7. ve 14. Hukuk Dairelerinin her ikisi de verdiği emsal kararlarda buna dikkat etmektedir. Cayma hakkının kullanılması bu dairelerce tek başına davanın kabulü için yeterli görülmüştür.

6502 sayılı kanunun 68.maddesi Tüketici Hakem Heyetini düzenleme altına almıştır. Belli sınırın altında kalan tüketici uyuşmazlıklarında il veya ilçe tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Kanında belirtilen parasal sınırlar her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. 2024 yılı için 104.000 Türk Lirası altında bulunan uyuşmazlıklarda İlçe veya İl Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru yapılması zorunludur. Bunun yerine dava açılması halinde mahkemece dava usulden reddedilecektir.

Devremülk iptal davası açısından bu sınırın altında bir bedelle devremülk sözleşmesi imzalanmışsa ne olacaktır? Bilindiği üzere tüketici hakem heyetleri tapu iptal kararı veremezler. Bu sebeple sözleşme bedeli tüketici hakem heyeti sınırlarının altında kalsa dahi tüketici mahkemesine müracaat edilmelidir. Hakem heyetine müracaat edilmesi halinde hakem heyeti yalnızca sözleşmeleri iptal etmekle yetinmelidir. Tapu iptal talebi bakımından dosyada karar vermemelidir. Bizce en doğru olan hakem heyetinin başvuruyu almamasıdır. Başvuru alındıysa bile mahkeme yolu tüketiciye gösterilmeli ve dosyadan el çekilmelidir.

Devre mülk tapu iptal davalarında görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Tüketici Mahkemesi kurulmayan yerlerde davaya Asliye Hukuk Mahkemesi Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakar. Konu hakkında Bursa Bölge Adliye Mahkemesi’nin 7. ve 14. Hukuk Daireleri birçok emsal kararda bu hususa temas etmiş ve görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu artık yerleşmiş bir içtihat halini almıştır. ”Taraflar arasında düzenlenen sözleşme taşınmazın müşterek mülkiyet payı devrini içeren devre mülk sözleşmesi olup, bu sözleşmenin kullanma süresi ile ayni hak sağlaması davacı tüketicinin korunması hakkındaki kanunda tanımlanan tüketici tanımı dışına çıkarmaz. Ayrıca tatil amaçlı taşınmaz mal satışları da bu yasa kapsamında olup, devre mülk sözleşmesi de tatil amaçlı taşınmaz mallardan olduğundan sözleşmenin varlığı, geçerliliği ve diğer koşullarının tüketici mahkemesinde tartışılarak değerlendirilmesi gerektiğinden görev itirazı yerinde değildir. ” (Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi 2022/3223 E., 2023/1076 K.)

Hukuk Muhakemeleri Kanunu ‘nun 12. maddesine göre taşınmazın aynından kaynaklanan uyuşmazlıklar bakımından taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Bu sebeple tapu iptali istenen devre mülkün tapusu nerede ise o yer mahkemesi davaya bakacaktır. Devremülkün bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğu için hakim görevli olup olmadığını kendiliğinden inceleyecektir. Yetkisiz bir yerde dava açılırsa davada yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar verilecektir.

Yerleşik Yargıtay Uygulamaları doğrultusunda, 6100 sayılı HMK’nun 12/1 maddesi gereğince devre mülk sözleşmelerinden sonra tüketici adına tapu devri de yapılması halinde söz konusu uyuşmazlık taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlık niteliğinde kabul edildiğinden kesin yetki kuralı uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözülmesi gerektiğinden yetki itirazı da yerinde değildir. (Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi 2023/662 E., 2023/1174 K.)

Davada basit yargılama usulü uygulanır. Basit yargılama usulünde davanın açılması ile davanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı başlar. Bu sebeple dava açılırken deliller eksiksiz dosyaya ibraz edilmelidir.

*Devre mülk iptal davasında iptal sebepleri tek tek dava dilekçesinde belirtilmelidir.

Yargılama sistemimizde verilen emsal kararların dayandığı bazı sebepler şunlardır ;

  • Devremülk sözleşmesinin hukuken geçersiz olması sebebiyle..

Devremülk sözleşmesinin iptali davalarında çoğunlukla tapu devrine dayanak sözleşmeler yasaya aykırı olarak haricen yapılmaktadır. Sözleşmeler adi yazılı şekilde tanzim edilmiş ve kanuni şekil şartı olan resmi şekilde tanzim edilmemiştir. Bu durumda taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin hukuken bir geçerliliği bulunmamaktadır. Bu husus bir iptal sebebi olarak ileri sürülmelidir. Devremülk sözleşmesinden sonra tapu devri yapılması halinde sözleşme geçerli hale geldiğinden bu durumda bu fesih sebebine dayanmak anlamsız olacaktır.

Devremülk sistemlerinde çoğunlukla farklı geçiş sözleşmeleri yapılarak paket artırımı yapılmaktadır. Her bir sözleşme ile farklı bir devremülk satışı yapılmaktadır. Ayrıca her sözleşmede tapu devri vaat edilmektedir. Fakat yalnızca 1 adet tapu devri yapılmaktadır. Ya da sözleşme sayısı kadar tapu devri yapılmamaktadır.

Sonraki sözleşmeler kapsamında devri taahhüt edilen devremülklere ilişkin ise çoğunlukla herhangi bir tapu devri yapılmamaktadır. Yapılan tapu devirleri de güven kazanmaya ve mahkemeleri yanıltmaya yönelik devirlerdir. Davalılarla yapılan her bir devremülk sözleşmesi için sonraki her sözleşmede oda tipi genişlediğine göre yeni oda tipine göre yeni tapu devri yapılması gerekli iken böyle bir devir de yapılmamaktadır.

Davacıya sonradan satılan devremülke uygun yeni bir tapu devri yapılmaması halinde tüketicinin yeni sözleşme yapmasının hiç bir anlamı olmayacaktır. Davalılar yeni sözleşme kapsamında davacıya almış olduğu yeni oda tipine göre yeni bir tapu devri yapmadıktan sonra tüketiciyi koruma altına alan hiçbir hukuki müessese yoktur. Davacı sonraki sözleşmede 1+1 daire tipinde ve 4+1 kişilik yeni devremülkler satın almış olduğuna göre davalılar ellerinde böyle bir daire varsa bunun tapu devrini davacıya yaparak tüketicinin hukuki statüsünü belirlemelidir.

Kaldı ki davalılar benzer dosyalarda alınan bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerinde tüketicilerin şirkete başvuru yapmadıkları için yeni sözleşme için tapu devri yapılmadığını belirtmişlerdir. Buradan tüketicilere her bir sözleşme için tapu devri vaadi yapıldığı anlaşılmaktadır. Devremülk sözleşmesinin feshi davasında bu hususlar da ileri sürülmelidir.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2018/2046 E., 2019/892 K.nolu ilamında; ilk tapu devrinden daha sonra yapılan ve sonraki sözleşme kapsamında tapu devri yapılmayan sözleşmenin resmi şekil şartına uygun yapılmaması sebebiyle geçersiz olduğundan davanın sözleşmenin geçersiz olması sebebiyle kabulü gerektiği belirtilmiştir. Bu da tapu devri yapılmayan kullanım hakkının genişletilmesini içeren sözleşmelerin ve farklı seri numaralı sözleşmelerin her halükarda feshedilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

  • Devre mülk cayma hakkı kullanılmış olması sebebiyle..

“Satıcı veya sağlayıcı, Ek-6’da yer alan cayma formunu, sözleşmenin kurulduğu anda yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısıyla tüketiciye vermek zorundadır”. (Yönetmeliğin 8/2).  Adı geçen yönetmeliğin Eksik Bilgilendirme başlıklı 10.maddesi satıcının yukarıda belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket etmesi halinde tüketicinin 14 günlük cayma süresiyle bağlı olmadığı hükmünü haizdir.

Devremülk sözleşmesinin feshi davalarında karşılaşılan durumlardan biride devremülklerin kullanıma hazır şekilde tüketicilere teslim tesellüm yapılmamasıdır. Bu şekilde tüketiciye muayene imkanı sağlanmamaktadır. Bu sebeple cayma süresi başlamamaktadır.

Yönetmelik 15/3’de ”Devir ve teslim süresi sözleşme tarihinden itibaren otuz altı ayı geçemez. Kat mülkiyetine konu taşınmazın tüketici adına tescili veya kat irtifakına konu taşınmazın tüketici adına tapu siciline tescil edilmesiyle birlikte taşınmazın zilyetliğinin devri ile teslim veya devir gerçekleşmiş kabul edilir. Taşınmazın kullanıma hazır bir şekilde tüketiciye zilyetliğinin devredilmesi gerekir. Aksi halde, teslim gerçekleşmemiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.

Cayma hakkı tüketiciye tanınan bir kolaylıktır. Mahkemeye cayma ihtarı ibraz edilerek süresinde cayma hakkı kullanıldığı belirtilmelidir.

  • İfa imkansızlığı sebebiyle..

Ülkemizde devremülk sistemlerinin çoğu termal tesisler kurulmak suretiyle satışa sunulmaktadır. Doyumsuz satıcılar kurdukları bu sistemi normalde satılması gerekenin çok üstünde kişiye satarak haksız menfaat elde etmektedirler. Öyle ki günümüzde bir oda 3650 paya bölünerek bu payların 520 kişiye satıldığı birçok devre mülk sistemi mevcuttur. Hatta güncel durum itibarıyla bir odanın 36500 paya bölünmesi ve odanın 5200 kişiye satılması şeklinde uygulamalar sık karşılaşılan durumlardır. Her bir devre mülk sahibine 1 hafta tatil hakkı vaat edilerek aynı odanın 520 veya 5200 kişiye satılması hukuka açık bir aykırılıktır. Zira bu durumda bir ifa imkansızlığı söz konusudur. Her bir devre mülk sahibi hakkını kullanmak istese 10 yılda ya da 100 yılda bir ancak sıra gelmektedir. Bu da devremülk tapu iptali için önemli bir iptal sebebidir.

Tüketiciye satılan devre mülkte Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 59. maddesi gereği tüketicinin her yıl 7 günden az olmayacak şekilde tatil yapma hakkı olması gerekirken fiili olarak bu devre mülklerde hissedar sayısı dikkate alındığında yılda 1 gün dahi kullanım mümkün değildir.

Tüketici bu oda şeklindeki bağımsız bölümde yüzlerce kişiyle müşterek malik olarak hissedardır. Sözleşmelerde bir devremülk sahibi hissedarın 1 hafta kullanım hakkı olduğu dikkate alındığında bağımsız bölüm en fazla 52 kişiye devredilmesi/satılması gereklidir. Fakat tapu kayıtları incelendiğinde aynı oda şeklindeki devremülk yüzlerce kişiye hisseli olarak satılmıştır.  Bu durum tüketiciye satılan devremülklerin fiilen kullanımlarının imkansız olduğunu göstermektedir.

Bu da devre mülk sözleşmesinin iptali için tek başına bir sebeptir. Bu nedenle devre mülk sözleşmesinin feshi davasında iptal sebebi olarak ileri sürülmesi gereken önemli donelerden biridir.

Öyle ki bu fesih sebebi sözleşmenin kuruluş aşamasına ilişkin bir fesih sebebi değildir. Sözleşmenin devamında ifa imkansızlığı devam etmektedir. Bu sebep tüketicinin sözleşmeyle bağlı tutulması halinde tüketicinin mahvına sebebiyet verecek esaslı bir fesih sebebidir. Tüketici bir sene tatil hakkını kullansa bir sonraki sene bu hakkını kullanamayacaktır. Sözleşmenin devamı süresince bu belirsizliğe tüketicinin mahkum edilmesi tüketicinin cezalandırılması demektir. Ayrıca kötüniyetli satıcıların ise ödüllendirilmesi mahiyetinde olacaktır.

Gelinen aşamada devremülk tapu iptal davası konulu benzer dosyalarda yapılan keşifler üzerine alınan tüm bilirkişi raporlarında zikredilen ifa imkansızlığı tespit edilmiştir. Bu emsal raporların dava dilekçesine eklenmesi çok önemlidir. Çünkü devre mülk sözleşmesinin feshi davasında bu raporlar mahkeme için emsal teşkil etmektedir.

  • Hisse olarak tüketiciye sözleşmede vaat edilenden çok daha küçük bir alana tekabül eden payın devredilmiş olması sebebiyle..

Devre mülk sözleşmesinin feshi davalarında sık karşılaşılan konulardan biri de sözleşmelerde belirtilen parsellerinin 7/3650 hissesinin tüketiciye devrinin taahhüt edilmesi durumudur. Fakat bu parsellerin her biri üzerinde 1 bina yer almaktadır.  Örneğin 23, 24, 25 ve 27 parseller üzerinde yer alan binalarda 15’er oda 26 parsel üzerinde yer alan binada ise 27 oda yer almaktadır.

Bu odaların her birinin arsa payı 15 oda olan binalar için 1/15, 30 oda olan bina için 1/30’dur. Yani 536 metrekare olan 23 parselin içinde yer alan her bir oda arsa üzerinde 1/15 paya sahiptir. Böylece her bir odanın arsadaki payı 35 metrekaredir. Sözleşmelerde parsellerin 7/3650’si olan 1,01 metrekarenin devri taahhüt edilmiştir. Davalılar bu 35 metrekarenin  7/3650 payı olan 0.06 metrekaresini tüketicilere devretmiştir. Bu husus tapu kayıtlarıyla da anlaşılmaktadır. Tesiste yer alan tüm odalarda aynı durum söz konusudur. Bu da devre mülk sözleşmesinin iptali için bir sebeptir. Haliyle devremülk tapu iptal davası da aynı gerekçeyle kabul edilmelidir.

  • Devre mülk sözleşmelerinin 634 sayılı kat mülkiyeti kanununa açıkça aykırı olması sebebiyle..

Devre Mülk Hakkı 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun sekizinci bölümünde düzenlenmiştir. Bu kanunun 57. vd. maddelerinde belirtilen bir çok husus piyasadaki devre mülklerde yoktur. Zikredilen yasanın 58. maddesinde ”Aksi resmi senette kararlaştırılmadıkça devre mülk hakkının bağlı olduğu pay, devrelerin sayı ve süreleri esas alınarak eşit bir biçimde belirlenir.” ifadeleri yer almakta iken böyle bir belirlemenin yapılmadığı tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. Kanuni bir zorunluluk olan bu belirmenin yapılmaması büyük bir belirsizliği beraberinde getirmektedir. Zira hiçbir devremülk sahibi satın almış olduğu devremülkteki devre sayısı ve bu devrelerin sürelerini bilmemektedir. Bu da devremülk tapu iptal davasında ileri sürülmesi gereken önemli bir iptal sebebidir.

  • Sözleşmede kullanım hakkının 15 günden kısa süreli olması sebebiyle..

Aynı yasanın değişikliğe uğrayan 59. maddesinde ise ‘‘Devre mülk hakkının yılın belirli dönemlerine ayrılması ve 15 günden daha kısa süreli olmaması gerekir.” ifadeleriyle devre mülk hakkının minimum 15 gün olması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Fakat sözleşmelerde tanınan hakkın 7 gün olduğu görülmektedir. Yasa değişikliği ile süre 7 güne indirilmişse de çoğu sözleşmenin imzalandığı tarihte kanundaki süre 15 gündür. Bu sebeple devre mülk sözleşemesinin feshi davasında bu iptal sebebine dayanmak faydalı olacaktır.

  • Tapu devri yapılan devre mülk ile tanıtımı yapılan devremülkün farklı olması sebebiyle..

Devre mülk tapu iptal davalarında sık karşılaşılan bir durumda tanıtılan yerle tapu verilen yerin başka olmasıdır.  Devre mülk sözleşmesinin feshi davasında bu hususa da temas edilmelidir.

  • Devre mülkün yönetim planında belirtilen özelliklerin eksik olması sebebiyle..

Devre mülk tapu iptal davası açısından devre mülkün yönetim planlarının incelenmesi çok önemlidir. Devre mülk sözleşmesinin iptali açısında bu çok önemlidir. Kayıtlar incelendiğinde ücretli ve ücretsiz donatılar maddelerinde sayılan özelliklerin tesislerde bulunmadığı görülecektir.

Türk hamamları, buhar odası, sauna, açık karma havuzları, termal su havuzları, jakuzi, aquapark, tuz odaları, voleybol basketbol tenis sahaları, fitness salonu, çocuk oyun parkları, yürüyüş ve koşu parkurları, piknik barbeküleri, sağlık terapi ve masaj merkezleri, SPA, tedavi amaçlı termal havuzlar, çamur banyoları, çamaşırhane, kafeterya ve restorantlar, alışveriş ve eğlence merkezleri, hobi odaları, yamaç paraşütü, tekne turu, buz pateni salonu, kreş, çamaşırhane, sinema dahil birçok sosyal aktiviteden bahsedilmektedir. Fakat halihazırda tesislerde yönetim planında sayılanların yer almadığı bilinmektedir.

Devre mülk sözleşmesinin feshi açısından benzer dosyalarda yapılan keşifler üzerine düzenlenen raporların dosyaya sunulması çok önemlidir. Çünkü emsal bilirkişi raporlarında ücretsiz ve ücretli donatılardan hangilerinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

  • Tesisi kullanamama sonucunu doğuran maddelerin yazılmış olması sebebiyle.. 

Yapılan sözleşmelerde çoğunlukla tüketicilere hiçbir bilgilendirme yapılmamaktadır. Satıcının tüketiciye devretmeyi taahhüt ettiği devre mülk konusunda keyfi değişiklik yapmasına imkan tanıyabilecek maddeler  yazılmaktadır. Bu da tüketici aleyhine bir belirsizliğe yol açmaktadır. Bazı sözleşmelerde tüketici devre mülkü hiç kullanamama gibi bir sonuçla karşı karşıya kalmaktadır. Sözleşmede bu maddelerin bulunması devremülk tapu iptal davasının kabulünü gerektiren bir diğer sebeptir.

Konu hakkında Bursa BAM 7. Hukuk Dairesi’nin verdiği 2021/345 E., nolu emsal kararda  ”Tüketicinin imzaladığı sözleşmede, tatil hakkının nerede ve hangi koşullarda kullanacağının satıcı-sağlayıcının inisiyatifine bırakılması genel işlem koşulu olup, tüketici yönünden bağlayıcı olmadığı gibi, bu şarta dayalı olarak sözleşmenin belirgin olmaması, tüketici yönünden muğlak olması nedeniyle iptalini talep edebilecektir.” ifadeleri ile durum açıklığa kavuşturulmuştur. BAM 7. Hukuk Dairesi’nin 2021/580 E.nolu ilamı da benzer mahiyettedir.

  • Tüketiciye verilmesi zorunlu olan belgelerin verilmemesi sebebiyle..

6502 Sayılı Yasa 50/4. maddesi satıcılara bazı yükümlülükler yüklemiştir. Sözleşme kurulmadan en az bir gün önce tüketiciye üye bilgilendirme formu verilmesi bunlardan biridir.

Fakat bu bilgilerin tamamına yakını verilmediği gibi ayrıca diğer belgelerin de hiç biri verilmemektedir. Yönetmeliğin bu maddelerinin amacı tüketicinin almış olduğu devre mülkün tüm özelliklerini bilmesini sağlamalıdır. Buna göre bu devre mülkü almayı kabul veya ret edecektir. Fakat satıcılar bilinçli olarak sözleşmede bu hususların hiçbirine temas etmemektedir.

Yönetmelikte ön bilgilendirme formunda yer alması gereken bilgiler sıralanmışken bu bilgilendirmelerin hiçbiri de yapılmamaktadır. Sırf bu belirsizlik ve karmaşa sebebiyle dahi devre mülk tapu iptal davası kabul edilmelidir.

  • Tesisin projeye aykırı olma sebebiyle..

Tesislerin çoğu projeye aykırı ve imar kirliliği oluşturur mahiyettedir. Projede otopark olan yerler fiilen havuz olan birçok devremülk vardır. Bu hususlara vakıf olmak için konuyla ilgili iyi araştırma yapmak gereklidir. Bu konuda daha önce açtığımız ve takip ettiğimiz birçok dava vardır. Davalarda birçok devre mülk hakkında bilirkişi raporlarıyla tüm eksiklikler kalem kalem raporlanmıştır. Bu sebeple açtığımız devre mülk sözleşmesinin feshi davaları kabul edilmektedir.

  • Aidat ücretlerinin sözleşmeye aykırı olarak aşırı oranda artırılması sebebiyle..

Birçok tesis on binlerce üyeden fahiş aidat artışları yaparak haksız kazanç elde etmektedir. Bu sebep de devre mülk tapu iptal davasında fesih sebebi olarak ileri sürülebilir. Bu durumuda sözleşme iptal edilmesine hükmolunduğunda, aidatlar ödenmediği gerekçesi ile tüketici hakkında başlatılan icra takibi iptal edilir. Taksitli senetlerin ödenmemesi halinde de senetlerin iptaline karar verilir.

* Ayrıca ;

  • Bu dava ile mahkemeden devre mülk sözleşmesinin iptali ile yapılan ödemelerin faizi ile iadesi talep edilmelidir.
  • Davada sözleşmelere imza atan ve kaşe basan şirketler ile tapu devri yapan şirketler davaya dahil edilmelidir.
  • Şirketin devri söz konusu ise devralan şirketin yine aynı şekilde davaya dahil edilmesi talep edilmelidir. ( Talep olmasa bile hakim tarafından gelen evraklardan devir olduğu anlaşılırsa mahkemece reisen dahil edilir yada ek dava açıp birleştirme talep edilmesi için davacı tarafa süre verilmektedir. )

 

Devre Tatil Sözleşmesinin İptali Davası 

Ön ödemeli ya da uzun süreli devre tatil sözleşmeleri bakımından da tüketiciler sözleşmeyi imza ettikten sonra on dört gün içinde cayma haklarını kullanarak hiçbir gerekçe göstermeden ve ceza ödemeden devre tatil sözleşmesinin iptali sağlanabilir. Cayma hakkının kullanılması durumunda, iade edilmesi gereken tutar ve tüketiciyi borç altına sokan her türlü belge, cayma bildiriminin sağlayıcıya ulaştığı tarihten itibaren en geç cayma süresi içinde tüketiciye geri verilmelidir. Satıcı veya sağlayıcı Yönetmelik md. 5/1, 5/3, 6/1 veya 8/2’de belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket ederse tüketici cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı olmaz. Bu süre her halükârda cayma süresinin bittiği tarihten itibaren bir yıl sonra sona erer. Bu yükümlülüklerin bir yıllık süre içinde yerine getirilmesi halinde cayma hakkı süresi yerine getirme tarihinden itibaren işlemeye başlar.

Devre tatil sözleşmesinin yapılması sırasında, ön bilgilendirme formunda yer alan bilgilerle birlikte tüketicinin adı, soyadı, açık adresi ve diğer iletişim bilgileri ile tarafların sözleşmeyi imzaladığı yer ve tarihe ilişkin bilgileri de içeren bir sözleşme düzenlenmeli ve bir örneği tüketiciye verilmelidir. Aksi halde devre tatil sözleşmesinin iptali ve geçersizliği sonradan tüketici aleyhine ileri sürülemez.

Devre tatil sözleşmesinin metninde veya müstakil herhangi bir belgede yer alan ve tüketicinin haklarını kullanmaktan feragat ettiğine veya satıcı veya sağlayıcının yükümlülüklerinin sınırlandığına ya da ortadan kaldırıldığına dair kayıtlar geçersizdir. Söz konusu kayıtlara rağmen tüketici devre tatil sözleşmesinin iptali talebinde bulunabilir.

Devre tatil sözleşmesi için tüketiciye kendi el yazısıyla sözleşme tarihi yazdırılmalı, sözleşme imzalatılmalı ve bir nüshası tüketiciye verilmelidir. Sözleşmenin bir nüshasının tüketiciye verildiğini sağlayıcı ispat etmelidir. Söz konusu şartların yerine getirilmemesi durumunda devre tatil sözleşmesinin iptali istenebilir.

Devre tatil sözleşmesi en fazla on yıl için kurulur. Devre tatil sözleşmesi on yıldan uzun süre için kurulmuşsa tüketici tarafından devre tatil sözleşmesinin iptali istenebilir.

Tüketici, devre tatil sözleşmesinden kaynaklanan tatil hakkını belirli bir dönem için kullanmayacağını tatilin başlayacağı tarihten en az doksan gün önce bildirirse, o dönem için herhangi bir bedel ödemesi gerekmez.

Özellikle yukarıda bahsettiğimiz cayma hakkı kullanımı konusunda hak düşürücü süreler bulunmaktadır. Bu durum, tüketicilerin zamanında hareket etmelerini daha da önemli hale getirmektedir.

Ayrıca dava açma hususunda da birçok faktöre göre değişen süreler bulunmaktadır. Örneğin ; ödemeyi peşin yapmak veya taksitli yapmak, satıcının tapu devrini yapmış olması veya henüz tapu almamış olmak gibi..

Başvurduğunuz avukat, cayma hakkı ve dava açma sürelerini dikkatle değerlendirerek size en doğru yolu gösterecektir. Bu süreçte güvenilir bir uzmana danışmak, haklarınızı korumanın en etkili yoludur. Unutmayın, her geçen gün davanızın seyrini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, hızlı ve kararlı bir şekilde harekete geçmek son derece önemlidir. Çünkü bazı kötü niyetli firmalar, tüketicileri oyalayarak haklarını kullanmalarını ve dava açmalarını engellemeye çalışmaktadır.

Av. Serhat ARASAN

Hukuki sorunlarınız için 0533 373 10 10 nolu danışma hattımızı arayabilir veya İletişim Formu 'ndan bize yazabilirsiniz.